25 Temmuz 2010 Pazar

Kapadokya'da etkin aktif insan ve yükselen bir turizm kalitesi ve; Yerel Tarih'i kim yazacak?; On ikinci yazı

Kapadokya ne demek? Etimoloji bilimine dönük bir araştırma değil bu soru. Bunu, bu bölgenin yerel tarihi ne demektir, anlamında algılamak doğru olur. Yerel tarih, her yerde genel tarihle bütünleşir.

Yerel tarih yazıya dönüşmedikçe söz kulaktan kulağa uçar ve yiter. Büyük bölümü ise bilinmez. Yerel tarih, belli evrelerle kara deliklerde kalır. Genel tarih de olmaz. Kapadokya için de bu böyledir.

Arkaik belgeler, çoğu güvenli değil. Başka dillerle yazılı olanların denetimi de zorluk çıkarmakta. Bir örnek işte; Amasya doğumlu olmakla tanınan, çocukluk ve ergenlik yaşları Roma’da, Atina’da geçen Strabon, Kapadokya’yı ikinci el öteki gezgin anlatılarıyla yineler ve bunlar genel coğrafya belgeleri olarak kullanılır. Böyle ise bunca eksik arasında konuya nereden başlayacağız?

Yakıcı bir soru atacağız ortaya! Yerli insanın bireyin anlatısı içinde, yaratıcılığa önem veren ve düzmece olmayan bir sahneye bizleri davet eden yerel tarih nasıl yazılır!

Yerel tarihimizi de yabancılar mı yazacak? Bu konu her yerde şöyle gelişir: Tanıtım ve tanıma çalışmaları iki yönlü işler. Çevre ve insan öyküleri yerel tarihi oluşturur. Ürgüp, Göreme, Nevşehir, Hacıbektaş, Uçhisar gibi her yerden insanla yapılan söyleşiler Kapadokya belgeseli olur.

Değerli İzleyici,

Böyle ise Kapadokya ne demek, sorusu, biraz daha açığa çıkıyor burada. Bu bölgede her kültür varlığı bir çok açıdan anlatı konusudur. İnsanlar da böyledir. İnsanlar da doğa kadar güzel ve zengin yeraltı ırmakları kadar berrak ve derindir. Onlara dürüstçe yaklaşmaya görün!

Her yerleşim noktası varsıl doğa güzelliği ile çıkar karşımıza.

İnsan olmadan kültür varlığı diye bir kavram olmaz. İnsan ise nüfus hareketleri ile bir yerden öteye doğru bir beşik gibi ırgalanarak gider gelir. En etkin nüfus hareketleri Doğu Anadolu gibi, Filistin gibi, Pakistan gibi doğurma gücü yüksek toplumlarda ortaya çıkar. Kapadokya son belki yirmi otuz yıldır çok farklı nüfus hareketlerine sahne oldu. Bu nasıl oldu? Şimdi burada bir an duralım!

Şimdi dışarlıklı bir yabancı gibi değil tüf taşı gibi işlenebilir yaklaşımla, özbenliğimiz olan büyülü bir aynadan içimize dolan duygularla bakıyoruz Kapadokya’ya. Kapadokya yerli nüfusu büyük kentlere doğru seyir gösterirken, eğitimli birey kalite çıtasını yükseltip Kapadokya’yı iş alanı seçti. Kaliteli insan kaynağı Kapadokya'yı seçti!

Kaliteli insan kaynağı nedir? Dinamik, düş gücü yüksek, girişimci emek ögesiyle yaratıcı güzellik duyumu olan insan.

Burada yukarıdan aşağıya doğru sıralı düşünceye bakalım. Blog verilerimize bakalım! Tüm ögelere bir kez daha bakınca, bir sarkacın sakin salınımı gibi anlatılar, varyantlarıyla Kapadokya öyküsü çevresinde dolanıyor.

Ne görüyoruz? Kapadokya tek başına bir doğa güzelliği öyküsü değil! Kaliteli insan kaynağı ile Kapadokya nedir sorusu burada önem kazanıyor. Uçhisar’da entelektüel bir ütopyanın gerçekleşmesi var. Ürgüp'te, Nevşehir'de var.

Bölgedeki yükselişte, ağız tadı ile olsun, yaşam gustosu ile olsun işte tümünde damıtık insan yaratısı kaynağına bağlı kalite var ve bunun örneklerini de sunuyoruz.

Aşağıda, bir önceki öykümüzde dört kişi vardı, Filiz, Ülkü, Murat ve Levent. Onları bu kez yine söyleşileriyle (http://aktifetkin.blogspot.com/) izliyoruz.

Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, Stockholm 25 Temmuz 2010

1 yorum: